Tasarım Felsefemiz

 

1960’ların son derecede yoğun ve çeşitlilik gösteren  mimarlık akımları furyası içinde eğitim almış mimarlar olarak çalışmalarımızda modern mimarinin plan kurgusu ve estetiğini benimsemiş,  ancak  yerine göre dışavurumcu, işlevci, organik, ulusalcı veya yöreselci ama her zaman modern  mimari ile  bütünleştirilmiş  tavırlar sergilemeye gayret ettik. Çalışmalarımız daima  “context-bound”, yani bağlamcı, içinde yer aldığı  arazinin veya arsanın  kendine  özgü çevre koşulları, topoğrafyası, iklimi, peyzaj verileri ile sosyal çevre koşullarını gözetme ve bu koşullarla mimari program arasında uyum arama çabasına yönelik oldu. Yapıların çevreleri ile gösterecekleri  organik bütünlüğe, iç-dış mekan ilişkilerine, doğal ışık-strüktür ilişkilerine ve insan davranışlarına hep dikkat ettik.  

Anadolu’nun tarihi çok eskilere giden olağanüstü mimari mirası  ve nerede ise genetik kodlama kadar güçlü olan ve bilinç altımızda yerleşen bu görsel gösterinin, bu yarımadada yüzyıllar boyunca gelişen çeşitli yapı stillerinin bir potada eritilmesi ve özümsenmesi ile bugün tekrar ortaya konan yapılarda ifadesini bulabileceğine inanıyoruz.  Ne var ki, yapı dili konusunda dogmatik bir tavır almak yerine daha rahat, sentezci ama yerel şartların ve arazinin,  plan kurgusunu ve formu şekilendirici en önemli etkenler  olduğunu kabul ederek tasarıma yaklaşıyoruz.  Nitekim projenin yerine ve niteliğine göre, yöre mimarisinin plan şemalarını, yapı estetiğini ve detaylarını günümüzün koşullarına göre stilize edebilmenin araştırmasını yapıyoruz. Ancak herşeye karşın  kökleri eğitimimizin bize verdiği  modern mimari anlayışına dayanan formasyonumuzu koruyoruz.  Nitekim bağlamcı tavrımızı burada da  belli ediyor ve projenin niteliğine göre son derecede modernist bir tavrı da uygun görebiliyoruz.

Büro olarak kentsel planlama, toplu konut yerleşimleri,  konutlar, turizm kompleksleri, eğitim yapıları, kültür yapıları, restorasyon projeleri ve iç mimarlık  konularında yoğunlaşmakla birlikte, akademisyenliğin verdiği alışkanlık ve birikimle herhangi bir tür yapıyı da araştırma yaparak ele alıyoruz.

Çalışmalarımız sırasında, üzerinde yoğunlaştığımız bir yapının (veya yapı kompleksinin)  formunun, iç ve dış mekanlarının bitmiş halinin yapı inşa edilmeden görülebilmesi ve çevresi ile nasıl bütünleştiğinin önceden test edilebilmesi bizim için çok önemli.  Bunun için öncelikle maket çalışmalarına ve bilgisayarda üç boyutlu modellemeye ağırlık veriyoruz. 

Sonuçta, mimarinin bir görgü, kültür ve deneyim mesleği olduğuna ve iyi mimarinin ancak bu birikimlerin oluşturulması ile gerçekleştirilebileceğine inanıyoruz.